Koronavirüsün Türk tekstil sektörüne etkileri

22-03-2020

Salgın nedeniyle Çin’den kaçan üreticilerin tekstil sektöründe alternatif olarak gördüğü güçlü ülkelerden biri Türkiye. Sektör temsilcileri fuarlarda Çin stantların boş olduğunu, şimdiden ciddi miktarlarda sipariş alındığını, doğru fiyat, kalite ve zaman yönetimiyle bu siparişlerin uzun vadeli bir etkiye dönüşebileceğini söylüyor. 

Çin’in Wuhan kentinde başlayan, hızla yayılan ve dünya genelinde ölümlere yol açan koronavirüs salgını, uluslararası pazarda ciddi değişimlere neden oldu. Dünyanın ticari dengeleri salgından önemli bir şekilde etkilendi. Çin’in birçok bölgesinde fabrikalar iş başı yapamazken, geciken üretim nedeniyle küresel çapta tedarik zincirinde aksamalar meydana geldi. Ekonomistlerden, salgının Çin’in ekonomisini daha da kötüleştirebileceği ve buna bağlı ölümler artmaya devam ederse virüsün ülkeye maliyetinin yükseleceği yorumları geliyor.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Genel Müdürü Kristalina Georgieva, koronavirüsün Çin’in ve global ekonomilerin üzerindeki etkilerini anlamak için henüz erken olduğu düşüncesinde. Georgieva, 19 Şubat 2020’de konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, “Koronavirüs salgını şu anda dünya ekonomisinin karşılaştığı en önemli belirsizlik. Bu beklenmedik sağlık krizi, zaten ticaret savaşları ve Brexit’ten dolayı baskı altında olan global ekonomik büyümeyi sekteye uğrattı” dedi.
Salgın, tekstil başta olmak üzere pek çok sektörde Çin’in rakibi olan ülkelere talep yarattı. Dünya tekstil pazarının üçte birini elinde bulunduran Çin, salgın nedeniyle hedeflediği oranda üretim ve ihracat yapamazken, pazarın güçlü oyuncusu Türkiye’ye ilgi arttı.
TGSD Başkanı Hadi Karasu: Yaklaşık 2 milyar dolarlık sipariş bekleniyor
Koronavirüs öncesinde tedarikçisi Çin olan belli başlı moda perakendecileri, Türk firmalarına yönelmeye ve üretimlerini Çin’den Türkiye’ye taşımak için görüşmeler yapmaya başladı. Bu görüşmeler sonucunda Türkiye’ye gelecek yeni siparişlerin değerinin 2 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Sektör yöneticileri ve uzmanlar, Türkiye’nin tekstil ve hazır giyim sektörünün Avrupa’dan gelmesi muhtemel yeni talepleri karşılamak için yeterli güç ve kapasiteye sahip olduğunun altını çiziyor.
Reuters’a konuşan Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Hadi Karasu, satın alma müdürlerinin ve tasarımcıların, virüs endişesi ve seyahat engelleri nedeniyle Çin’e gidemediğini, ünlü markaların yeni sezon ürünlerini Türkiye’de üretmek üzere şirketlerle görüşmelere başladığını belirtti. Karasu, “Bazı Avrupalı şirketler şimdiden siparişlerini Türkiye’ye kaydırmayı düşünüyor. Çin, 170 milyar dolarlık hazır giyim ihracatı yapıyor. İlk etapta Türkiye’ye 2 milyar dolarlık sipariş gelmesi bekleniyor” dedi.
Karasu, aynı zamanda Türk Lirası’nın değerinin son iki yılda yüzde 36 gerilemesinin ve Çin’deki artan imalat fiyatlarının, Türkiye’yi yabancı şirketler için ekonomik bir seçenek haline getirdiğini ekledi.

Roja Embroidery & Lace CEO’su Metin Saftekin: “Kısa vadeli avantaja odaklanmayalım”
Virüsün Türk tekstil sektörüne etkileri ile ilgili TTSİS Yönetim Kurulu Üyesi ve Roja Embroidery & Lace CEO’su Metin Saftekin’in görüşlerine başvurduk. Saftekin, koronavirüs salgını ortaya çıktığından bu yana, yakın coğrafyadan ve özellikle İspanya, Almanya ve İngiltere’den hayli yoğun bir sorgulama gördüklerini belirtti. Saftekin, bu sorgulamaların işe dönüşmesinin birkaç ayı bulabileceğini, Türkiye’nin kısa bir süre için yoğun ilgi göreceğini ifade etti ve “Bu ilginin geçici olduğuna inanıyoruz çünkü taleplerin çoğu Çin fiyatları göz önünde bulundurularak yapılıyor. Türkiye maliyetleri ile karşılaştırıldığında fiyat tutmuyor” diye konuştu. Saftekin şöyle devam etti: “Türkiye’nin bu durumu fırsata çevirebilmesi için kısa vadeli avantaj sağlamaya odaklanmak yerine mantıklı fiyat, kalite ve zaman denklemini doğru bir şekilde yönetmeye yoğunlaşması gerek. Ancak bu şekilde uzun vadeli bir etki yaratılabilir ve alıcılar Türkiye’nin iyi bir alternatif olduğuna ikna edilebilir.”
Saftekin, Portekizli konfeksiyon firmalarının da ürünlerini Fas ve Cezayir yerine Türkiye’ye yönlendirmeye çalıştıklarını söyledi.

İHKİB Başkanı Mustafa Gültepe: “Değişimin tesiri mayıstan sonra görülecek”
İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatları Birliği (İHKİB) başkanı Mustafa Gültepe de Reuters’a yaptığı açıklamada, yabancı hazır giyim şirketlerinin Türkiye ile yaptığı anlaşmalarını artırdığına vurgu yaptı. Salgının etkilerinin beş altı ay daha süreceğini belirten Gültepe, Çin’den gelen tedarikte büyük değişimler olacağını ve bu değişimin tesirinin mayıstan sonra görülebileceğini söyledi.
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz de konuyla ilgili değerlendirmesinde “Çin, 233 milyar dolarla dünya pazarının ihracatta yüzde 33’ünü kapsıyor. Bir diğer deyişle, dünyada üretilen her üç üründen biri Çin’de üretiliyor. Ama diğer yandan Türkiye olarak tekstilde önemli bir ülkeyiz. Türkiye, kendine ait tekstil üretimiyle kendi kendine yetebilen bir ülke. 15 milyar doları aşan hazır giyim ihracatına bile sahip. İthalatımız sadece 10 milyar dolara ulaşırken ihracatımız tekstil ve hazır giyimde toplamda 26 milyar dolara ulaşıyor” dedi.
Öksüz, Türk tekstil endüstrisinin tedarik zinciri açısından Çin’deki sorunlardan etkilenmeyeceğini, ham maddelerin farklı ülkelerden de tedarik edilebileceğini şu cümlelerle belirtti: “Avrupa pazarına tedarik edilecek tekstil siparişleri Çin’den Türkiye’ye geri döndü. Texworld Paris ve Premiere Vision Paris fuarlarını katıldık. Çinli şirketlerin stantlarının boş kaldığına ve Türk tekstil firmalarının yoğun ilgi gördüğüne şahit olduk.”

Virüs lüks tüketime de darbe vurdu
Çinli alıcılar lüks sektörünün deyim yerindeyse ‘bel kemiğini’ oluşturuyor. Yatırım bankası Jefferies, Çinli alıcıların geçtiğimiz yıl lüks tüketim sektöründe yüzde 80’lik büyüme sağladığını açıklamıştı. Bu oran, Çinlileri dünyanın en hızlı büyüyen lüks tüketici demografiği haline getirdi. Ancak koronavirüs salgını, Çin’de 50 milyonu aşkın kişinin karantinaya alınmasına ve 70’den fazla ülkeye seyahat ve vize kısıtlamaları getirilmesine neden oldu. Bu durum, yıllardır Çinli tüketicilerin hem ev hem de yurt dışında yaptığı alımlara bağımlı olan lüks mallar sektörüne ağır darbe vurdu.
Dünyanın en pahalı perakende noktası Londra’daki Bond Caddesi koronavirüs salgınından önce Çinli turistlerin ilgi odağıydı. Fakat şu sıralarda bir Çinli ziyaretçi bile görülemez noktaya gelindi. Salgının yansımaları Paris caddelerinde, Dubai AVM’lerinde ve Hong Kong sokaklarında da mevcut.
Gucci, Yves Saint Laurent ve Alexander McQueen gibi markaların sahibi Kering’in CEO’su François-Henri Pinault, Çin’deki mağazalarının yarısının kapatıldığını, açık olanların ise sınırlı zaman dilimleri süresinde hizmet verdiğini açıkladı. Şirket, Çin’den gelen ticaret trafiğinde ciddi bir düşüş gözlemlendiğini de belirtti.
Satışlarının beşte ikisini Çinli tüketicilerden elde eden Britanya’nın ünlü lüks markası Burberry, virüsün etkilerinin Hong Kong’daki protestoların yarattığı aksaklıklardan çok daha kötü olduğunu söyledi. Şirket, Çin’deki mağazalarının yaklaşık üçte birini kapattı. Bunun yanı sıra açık olan mağaza ziyaretlerinde ise yüzde 80’lik düşüş yaşandı.
Bunların yanı sıra, tüketicilerin morallerinin nasıl etkilendiği üzerine de büyüyen endişeler var. Lüks harcamaların önündeki fiziksel engellerin de ötesinde, kalabalık mekânlardan virüs kapma korkusu, tüketicileri alışveriş yapmaya itecek pozitif duygusal ve psikolojik ortamın sağlanamamasına neden oluyor.
Virüsün yol açtığı kısa vadeli aksaklıkların yarattığı gerginliğe rağmen, Kering’in sahip olduğu gibi başlıca lüks ürünler, nispeten dirençli kalabildi. Birçok analist, iyi yönetilen, kalıcı popülerliğe ve yüksek marja sahip lüks markaların bu kısa vadeli dalgalanmanın üstesinden gelebileceğini öngörüyor.

 


Diğer Haberler